Saat gece yarısını geçti, aklın değil duyguların hakim olduğu zaman başladı.

Memur uyudu, çocuk uyandı.

Memur uyanıp didik didik etmeden yazdıklarımı hemen bitirip paylaşsam iyi olacak.

Bir önceki yazımda kuzenimin yönelttiği “Memur Çocuğu, hayatının geri kalanını nasıl yaşamak istiyorsun?” sorusuna şu anki yanıtlarım:

“Çırılpçıplak kaldığım anda, utanç ya da pişmanlık duymadan, doya doya yaşamak istiyorum.”

“Yuva dediğim evimde, ailemle, huzur içinde yaşamak istiyorum.”

“Kararlı adımlar atarak, kah köklenerek, kah uçarak yaşamak istiyorum.”

§

Bloğumun “hakkında” bölümünü yazmayı daha ileri bir tarihe bırakmak istemiştim, çünkü yanıtlanması gereken sorular daha çok zamana ihtiyaç duyuyordu.

Hakkımda ne biliyorum? Hakkımda bilmediklerim neler? Hakkımda nelerin bilinmesini istiyorum? Hakkımda nelerin bilinmesini istemiyorum? İnsanlar hakkımda ne düşünüyor?İnsanların hakkımda nasıl düşünmesini istiyorum?

Kısacası, senin hakkımda neyi ne kadar bilmeni istiyorum; diye düşünürken bir arkadaşım “Eeee anlat artık!” dedi hafif eleştirel bir tonla, “Bloğunda ne yazacaksın, ne yapacaksın, anlatmalısın!”

§

Bloğum, hayata 46 yaşında yeniden başlamak , kabuğunu kırmak isteyen bir memur çocuğu hakkında. Bloğum aynı bünyede bir arada yaşamayı başarmak isteyen bir memur ve bir çocuk hakkında.

Memur sıkı sıkı giyinmek, çocuk çırılçıplak soyunmak istiyor.

Yıllardır haksızlık etmişim; birini suspus kılıp, diğerini baş tacı ederek, her ikisini ve kendimi cezalandırmışım.

Baktım ki ne birini seçebiliyor ne de ötekini atabiliyorum hayatımın geldiği noktada; ne sadece memur ne sadece çocuk, hem memur hem de çocuk konuşsun artık dedim.

Memur çocuğu böyle geldi dünyaya.

Bugüne dek hayatevi.org nasıl bir yer olacak neden paylaşamadım? Merak ediyorsanız bunu onlara sormanız gerekir, neredeyse üç haftadır durmadan tartışıyorlar. Biri diğerini çok ciddi bulurken, diğeri ötekini laubali olmakla suçluyor. Neyse ki orta yolda buluştular.

İlginçtir, her ikisinin de tartışmasız en çok sevdiği oyun, İsim Hayvan Şehir. Hatırlarsanız bu oyuna bir sürü bölüm eklerdik çocukken. Memur statükocu, çocuk uçuk kaçık. Memur oyunu oynamayı istiyor ama kısa tutmak istiyor, klasik versiyondan yana. Çocuk ise dur durak bilmiyor. Sonuçta 10 bölümde karar kıldılar. Memur, bu sayıyı fazla bulmakla birlikte; çocuğun meseleyi İsim Hayvan Şehir Seks boyutuna taşıması üzerine son noktayı koydu ve 10 maddeyi kabul etti. Aralarındaki ilişkinin gerilimi göz önünde bulundurulursa bölüm adları, sayısı ya da içerikleri her an değişebilir; hazır olun.

İSİM – HAYVAN – ŞEHİR – BİTKİ- EŞYA – ÜLKE – ŞARKI – KİTAP – FİLM – MESLEK

İSİM

Hayatta bir isim edinmiş her şeye dair yazacağım.

HAYVAN

Hayvanlara dair yazacağım, çünkü onlar bizi biz yapan en yakın ötekimiz.

ŞEHİR

Şehir, köy, kasaba, mahalle, komşu, AİLE, sülale ve soy-sopa dair yazacağım. Nereden gelip nereye  gittiğimize dair.

BİTKİ

Bitkilere ve doğaya ilişkin yazacağım. Çiçekler, sebzeler, meyveler, ağaçlar, kaktüsler, gökkuşağı, dağlar, nehirler, kocaman denizler, yanardağlar ve şelaleler burada yer alacak ve YEMEKLER

EŞYA

Hayatımızı dolduran, anlam yüklediğimiz ve hayatımıza anlam katan; kanlı olmasa da aslında canlı olan nesneler, havai fişekler. Güzel sanatlar, zanaat, MİMARİ, tasarım, moda burada yer alacak. İçinde barındırdığı eşyalarla , yuva hissi veren binalar ve elbette EV üzerine yazacağım.

ÜLKE

Gezdiğim, gördüğüm, benimsediğim, tekrar görmek istediğim MEKANLAR; bulunmaktan hoşlandığım, garipsediğim, ilginç bulduğum ortamlar; sonra yel değirmenleri, deniz fenerleri. ZAMAN ve mekanı had safhada deneyimlediğim RÜYALAR. Mimari burada da önemli bir yere sahip olacak. TÜRKİYE’yi kendi gözümden anlatacağım, DÜNYA’ya başka bir açıdan bakmayı deneyeceğim.

ŞARKI

Müzik, konser, şarkı sözleri ve sesler yer alacak. Yıllardır görmediğim, benden yaşça büyük bir kuzenim var sağır ve dilsiz, dünyanın en güzel gülümsemesine sahip olan. Onunla asla geçiremediğim zamanın şerefine TİTREŞİMLERİ yazmaya çalışacağım.

KİTAP

Eskiden birçok ayrıntıyı hatırlardım. Arkadaş sohbetlerinde, okuduğum bir şeyi sanki ben yaşamışçasına anlatmaya farkına varmadan dalıverirdim. Zamanla okuduğum kitaplarda neler olup bittiğinin ayrıntılarını unutur oldum, yaşta ilerledim; ancak bazı kitapların HİSLERİ asla terk etmedi beni. Yazıların bende bıraktığı izlenimleri, yazıların yazısını yazacağım.

FİLM

Film, FOTOĞRAF, görsel ve güzel sanatlar. Bir iki saatliğine derdi tasayı unutturan ya da dertte tasada ortak olduğumuzu hatırlatarak rahatlatan filmler ve belgesellere ilişkin hissettiklerim, düşündüklerim. Sonra tablolar, fotoğraflar; RENKLER, dokular, üç boyutu iki BOYUTA sığdıran ne varsa.

MESLEK

Günümüzün büyük bir bölümünü kaplayan, neredeyse hayatımızın ta kendisi olan ÇALIŞMA hayatına; hayatımızı madden ve/ya da manen KAZANMAK için ne yapıp ettiğimize ilişkin yazacağım.

Bol bol da soru soracağım, çünkü BİLMİYORUM çok şeyi.

§

Dürüst davranacağım, bazen bilerek ya da bilmeyerek yalan söyleyecek, kimseyi kırmamak için elimden geleni yapacağım.

Tüm bunları zaman izin verdikçe, kabuğumu kırdıkça yazacağım, yazacağım, yazacağım…

Dostluklar kurmak, bağları güçlendirmek, yeni bağlar kurmak, bağları koparmak, mutluluğu paylaşmak, ilham vermek/almak, acıyı dindirmek, olumlu düşünmek, umut etmek, kabuğumuzu kırmak hakkında…

Memur Çocuğu’nun ne anlatacağını, tek bir cümle ile ifade etmem gerekirse:

Birinin evinden, yurdundan ayrılıp, kilometrelerce ötede hiç tanımadığı bir yere yuva demeyi öğrenmesinin öyküsü.

Çok mu karışık oldu?

Aslında çok basit.

Üç kelime ile ifade etmem gerekirse: AİLE – EV – YOLCULUK

Bloğum; hayata 46 yaşında yeniden başlamak , kabuğunu kırmak isteyen bir memur çocuğunun; aile, ev ve yolculuk üzerine yazılarından oluşacak. Veee cesaret edebildiği ölçüde videolarından.

İsim Hayvan Şehir oyun olarak kalmaya devam edecek.. Çünkü oyun oynayarak deneyimleriz hayatı. Veee, oyun oynamak çok güzel.