Zeytin-Taş-Kitap. Nasıl da güzel geliyor kulağa. Hadi dönelim okul yıllarına. Hayal et. Edebiyat öğretmenin içinde zeytin, taş ve kitap geçen bir yazı yazmanı istemiş senden. Oturup yazmasan bile şimdi -ki yazsan ne güzel olur- durduramıyorsun değil mi zihnini. Herkes bir hikaye yazarıdır, bir film yönetmenidir. İnanmıyor musun? Peki rüya görmüyor musun? O rüyaları uyanınca tekrar kurgula desem, yapamazsın değil mi? Oysa ki rüyalar yüzde yüz bizimdir, kendimizi kendimize bıraktığımız anların ürünüdür. Demek ki ancak o zaman bir yazar, bir yönetmen, bir sanatçı olabiliyoruz. Demek ki istisnasız hepimiz özgür ve sanatçıyız rüyalarımızda…
Senden ricam bir cümle yazıp paylaşman bizlerle. İçinde zeytin, taş ve kitap geçsin. Bir de umut versin…
Günaydın.
Çocukluğunda kızıma yaptığım masallara benzedi. O da her gece üç kelime verir hadi masal yap derdi. Kibrit, Bozo (kangal köpeğimizin adı), portakal. Yap yapabilirsen.
İnsanın çocuğu yanındayken bol bol oyun oynamalı, hikaye anlatmalı. Hatırlat bakalım ne diyecek bu akşam? Takip etmiyorsa eğer bloğumu, onun için de iyi bir fırsat olsun mu oyun : )
Günaydın.
Kitabevinde çalışıyorum. Uzun yıllardır. Çok kitap okudum diyemem, ama 1000’in üzerinde kitabın dizgi, grafik ve düzeltmesini yaptım. Bir taş ev ve bir zeytin ağacım olmayacak belki ama hayali hep içimde. Siz de bir umut olduğunuz için teşekkür ederim.
Hayatta neyin ne zaman gerçekleşeceği belli olmuyor. Umut olalım birbirimize değil mi?